Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Dışişleri Bakanlığı’nda “Diplomaside Kadınların Etkisi” konulu panel düzenledi.
CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova’nın moderatörlüğünü yaptığı panele, Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Büyükelçi Ayşe Hilal Sayan Koytak, Türkiye’nin ilk Paraguay Büyükelçisi Armağan İnci Ersoy, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Şebnem Köşer??????? Akçapar, Işık Üniversitesinden Prof. Dr. Seda Demiralp, Manisa Celal Bayar Üniversitesinden Doç. Dr. Feyda Sayan Cengiz konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Akçapar, kadın olmanın çoklu kırılganlıklara sahip olduğunu belirterek, savaş bölgesindeki kadının, göçmen bir kadının çoklu kırılganlığı beraberinde getirdiğini söyledi.
Türkiye’de kadınların durumunun yıllar içinde daha iyiye gittiğini dile getiren Akçapar, panele ev sahipliği yapan Dışişleri Bakanlığının cinsiyetler arası ayrımcılığın en az görüldüğü kamu kurumu olduğunu ifade etti.
Akçapar, Türkiye’nin ilk kadın diplomatı Adile Ayda’nın 1932’de büyük güçlüklerle göreve geldiğini, 1934’te kadın diplomatların yurt dışına çıkma yasağı nedeniyle 1934’te mesleği bıraktığını ve akademisyenliğe geçtiğini hatırlattı.
Yasak kaldırıldığında Ayda’nın yaklaşık 20 yıl sonra mesleğine geri döndüğünü aktaran Akçapar, Türkiye’de 2023’te kadınların istihdam rakamlarını aktardı.
Akçapar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türk toplumunun yüzde 49,9’unun kadınlardan oluşturulduğunu, nüfus olarak bir eşitliğin söz konusu olduğunu ve bu adaletin toplum içerisinde görülmediğini kaydetti.
“(2023’te) Kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından bile daha az.” diyen Akçapar, yarı zamanlı çalışma oranının BM Kadın rakamlarına göre yüzde 35 civarında olduğunu aktardı.
Akçapar, yüksek öğrenimde görevli kadın oranına değinerek, karar alma mekanizmalarında kadınların sayısının daha az olduğunu, bunun kadının aile içindeki görevi ile bağlantılı olabileceği değerlendirmesini yaptı.
Akçapar, “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunduğu” sözünü hatırlatarak, “Her başarılı kadının yanında da bir erkek var.” dedi.
“Gazzeli kadınlar da Kadınlar Günü’nü yaşamalı”
Büyükelçi Koytak da İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında binlerce kişinin hayatını kaybettiğine dikkati çekerek, “Katledilen 32 bin insanın yüzde 70’nin kadın ve çocuklardan oluştuğunun altını çizmek istiyorum. Bu şiddet sarmalından bölgemizin, dünyanın bir an önce kurtarılmasını diliyorum.” dedi.
Gazzeli kadınların, savaş bölgesinde yaşayan, zulme uğrayan kadınların da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü yaşaması gerektiğini söyleyen Koytak, dünyanın bir an önce bu zorlu günleri geride bırakmasını diledi.
Türkiye’nin ilk kadın Kuveyt Büyükelçisi olarak Orta Doğu’da görev aldığını hatırlatan Koytak, “Orta Doğu’da kadın büyükelçi olmak, ülkemizi temsil etmek çok onurlu bir görevdi.” ifadesini kullandı.
Koytak, Kuveyt’te kadın büyükelçi olmasının pozitif karşılandığını, genç bir büyükelçi olmasının ise yadırgandığını, Kuveyt’te büyükelçi olarak görev aldığı dönemde uzun süre tek kadın büyükelçi olarak görev yaptığını, bu süreçte bölgeye merakı nedeniyle Arapça dersleri aldığını aktardı.
Koytak, kadınların diplomaside çok büyük bir avantaja sahip olduğunu aktararak, insanlarla daha kolay iletişim kurulduğunu kaydetti.
Görev süresi boyunca erkek gibi davranmak zorunda kalmadığını ancak kadınsı davranmamaya çalıştığını söyleyen Koytak, “Erkek egemen bir ortamda başarılı olmak, işinize odaklanmak istiyorsanız, kıyafetlerinizden tutun, tavırlarınızda da biraz daha resmi olmanız gerekiyor.” dedi.
Koytak, iki sene Kuveyt’te görev yapmasının ardından ülkede kadın büyükelçi sayısında çok hızlı bir artış yaşandığını söyleyerek şunları kaydetti:
“Bu benim için gurur verici bir şey. Sadece Kuveyt değil, görev yaptığınız yerde bir ilki temsil ediyorsanız, eğer bu pozitif örnekse bunun diğer ülkelerde de yansımaları oluyor.”
Kadınların kamusal alanda görünür olmasında, Türkiye’de ve dünyada karar alıcı mercilerde erkeklerin desteğinin önemli olduğunu kaydeden Koytak, kadınların deneyimlerini paylaşmasındaki öneme de dikkati çekti.
Kadının diplomasideki rolü
Türkiye’nin ilk Paraguay Büyükelçisi Ersoy ise kadın olarak mesleki hayatında “güvensizlik” hissetmediğini, eğitim hayatının kendisine güven kazandırdığını ve mesleki anlamda rol modelleri olduğunu belirtti.
NATO’da görev yaptığı dönemde savunma konularıyla ilgilendiğini ve bu konuların o dönemde erkeklerin ilgilendiği konular olarak görüldüğünü söyleyen Ersoy, kadın olduğu için negatif bir şey hissetmediğini aktardı.
Ersoy, Türkiye’de ve dünyada kadınların diplomasi alanında kritik noktalarda görevlendirilip görevlendirilmemesine ilişkin, “Biz o bakımdan, aslında derece eşitlikçi bir bakanlığız. Yıllar içinde bu konumumuz daha pekişti. Kadının diplomasideki yerine baktığımızda, Türk Dışişleri dünyanın önde gelenlerinden bir tanesi.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin bu konuda ileri bir konumda olduğunu vurgulayan Ersoy, bakanlığın bilgiye dayalı olduğunu, kadınların duygu ve mantık arasında denge kurmak zorunda olduğunu anlattı.
“Büyükelçi eşleri diplomaside çok önemli işler yapıyor”
Büyükelçi eşlerinin diplomasideki katkısını değerlendiren Ersoy, “Büyükelçilerin eşlerinin diplomasiye yaptığı katkılar dillendirilmiyor ama çok önemli işler yapıyorlar. Bu kadınlar bulundukları ülkelerde kariyer sahibi olacak kadınlar.” dedi.
Ersoy, kadınların temsil işlerini yürütürken yaratıcı olma kabiliyetinin önemli olduğunu söyleyerek, büyükelçi olarak farklı iklim ve kültürlere sahip görevlendirmeler sırasındaki adaptasyon sürecine dikkati çekti.
“Soğuk ve karanlık bir ülkeden tropik bir ülkeye gitmek adaptasyon gerektiriyor. Ev kurma ve adaptasyon konusunda kadınların yeteneği çok yüksek.” diyen Ersoy, kadınların toplumdaki sağlam duruşuna ilişkin şunları kaydetti:
“Annelerin kız çocuklarını nasıl yetiştirdiği çok önemli. Cesaret önemli. Anneler daha cesur yetiştirirlerse daha güvenli hissedeceklerdir.”
“Kadınların birbirlerinin deneyimlerinden güç alacağına inanıyorum”
Prof. Dr. Demiralp ise geleneksel olarak kadınların mahrem alana ait olarak tanımlandığını, kadının ev dışındaki varlığının yıllar boyunca teşvik edilmediğini, bazen de doğrudan engellendiğini belirtti.
Bu durumun uzun yıllar sürdüğünü, ekonomik değişikliklerin kadının emeğine olan ihtiyacı kamusal alana davet ettiğini belirten Demiralp, “Kadın bu mahrem alandan kamusal alana doğru yönelmeye başladı. Bu kolay bir süreç değil.” diye konuştu.
Demiralp, kadınların ev içi sorumluluklarının arttığı ve çocuk yetiştirmeye başladığı dönemlerin kariyerinde çıkış yapacağı zamanlara denk geldiğini vurgulayarak, kadınların karar verici pozisyonlarda böylelikle yer almadığını dile getirdi.
“Cesaret, kararlılık, iddia koymak” gibi özelliklerin toplumsal sebepler nedeniyle bastırıldığını kaydeden Demiralp, “Kadınların birbirlerinin deneyimlerinden güç alacağına inanıyorum.” dedi.
Kadınlar arasında tecrübe paylaşımı
Doç. Dr. Cengiz de kadınların kamusal ve özel alanlardaki varlığına değinerek, kadınların zayıflık olarak nitelenebileceği gerekçesiyle özel alanının görülmesini istemediğini söyledi.
“Bu ikilemin içerisinden nasıl çıkılır? Kadınlar arasında tecrübe paylaşımı burada kilit bir nokta.” diyen Cengiz, kadınların toplumdaki bütün sektörlere sonradan dahil olduğunu, erkekler gibi daha önceden var olan ağlarını kullanmadan başladığını aktardı.
Cengiz, ağ kurma ve deneyim paylaşımında çözüm aranması gerektiğini vurgulayarak, bazı toplumlarda kadınsı davranışın ve gücün birbirine yakıştırılmadığını aktardı.
Kadından toplumsal olarak “özel alanı” boş bırakmamasının beklendiğini söyleyen Cengiz, özel alandaki sorumluluğu nedeniyle kariyerini kaybetmek durumunda kaldığını belirtti.
Cengiz, “Güç meselesi, kadınsılık ve güç birbirinden ayrı gitmemeli.” değerlendirmesini yaparak, kadınlar arası deneyim paylaşımının önemine dikkati çekti.
GÜNDEM
21 Kasım 2024SPOR
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024SPOR
21 Kasım 2024SPOR
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024